2020 yılına ilk adımı attığımız şu günlerde herkes için bireysel olarak yeni umutlar, hedef ve beklentilerle dolu bir sene hayali var. Şirketler yeni karlılık ve büyüme hedefleri ile sürdürülebilirlik politikaları oluşturmakta… Resmin diğer yönünden bakıldığında ise kamusal düzlemde her yeni yıl yeni yükümlülükler, artan vergi ve ceza oranları ve benzeri ek maliyetler için kollar sıvanmakta. Tüm bu tablo içinde en derin noktaları ise bilinmeyen, unutulan, nasılsa bana denk gelmez denilen yasal zorunluluklar oluşturuyor.
2019 yılının son günlerinin gündemini Kişisel Verilerin Korunması yükümlülükleri kapsamında virajı son düzlükte dönmeye çalışan ve 31.12.2019 tarihine kadar VERBİS (Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi) ne kayıt olmaya çalışan şirketler işgal etti. Kim ne kadar başarılı olabildi ilerleyen günlerde göreceğiz muhakkak.
İşte tıpkı VERBİS’i son dakikada yakalamaya çalışanlar gibi, 2020 yılının başında da Barolar’dan kendilerine uyarı yazısı gelenler gündemi meşgul edecekler. Zira pek çok Anonim Şirketin ihmal ettiği ve fakat özellikle son zamanlarda sıkı bir şekilde takip edilmekte olan avukat bulundurma zorunluluğu halen uygulanmamaya devam etmekte!
Peki nedir bu avukat bulundurma zorunluluğu? Özetle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında yalnızca avukatların yapabileceği işler düzenlenirken bazı niteliklere sahip anonim şirketlerine getirilen bir zorunluluktur.
2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren bu zorunlulukla, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. Maddesinde, her ne kadar dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilirdenilmişse de Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır düzenlemesi de getirilerek yukarıda belirtilen nitelikteki anonim şirketlere kanunen bir avukat ile çalışma zorunluluğu getirilmiştir.
Avukatlık Kanunu’ndaki sermaye miktarının beş katı ifadesinin yorumlanması için ise Türk Ticaret Kanun’undaki anonim şirketlere mahsus esas sermaye miktarına bakmamız gerekiyor. Çünkü bahse konu Kanun’un yürürlük kazandığı tarih itibari ile yürürlükte olan Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 272’nci maddesindeki düzenlemenin aynen korunduğu yürürlükteki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 332’nci maddesi ile ön görülen esas sermaye miktarı 50.000-TL’dir.
Yani, esas sermaye miktarı 250.000 TL ve üzerinde olan anonim şirketler sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu zorunluluk, gerek kuruluş anında, gerekse esas sermayesi 250.000 TL’nin altında ancak sermaye artırımı sonrasında esas sermaye miktarı 250.000 TL ve üzerine çıkan anonim şirketlerde de uygulanmaktadır. Dolayısıyla amaç ve konusuna bakılmaksızın herhangi bir anonim şirketin sermayesinin 250.000 TL ve üzerine ulaşması halinde bir avukat ile çalışması yasal bir zorunluluktur.
Ancak, bu düzenlemenin 2008 yılından beri yürürlükte olmasına ve halen bu zorunluluk kapsamına girmesine rağmen faaliyetlerini avukat bulundurmaksızın sürdüren pek çok anonim şirket bulunmaktadır.
Oysa bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet Savcısı tarafından avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir denilmektedir.
Yukarıda bahsedilen hükme göre, sözleşmeli avukat tayin etmeyen anonim şirketlere, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Savcısı tarafından verilecek idari para cezası 2020 yılında artacak asgari ücret oranları ile çok daha yüksek rakamlara ulaşacaktır.
Baroların yakın merceğinde olan bu konu için, zorunluluğa uymayanlar hakkında savcılığa bildirimler yapılmakta ve savcılıklar tarafından Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezalarına hükmedilmekte ve itiraz eden şirketler ise bu konuda başarı elde edemeyerek sonuçta bu cezalara muhatap olmaya başlamaktadırlar.
Sıklıkla şirketler arasında tartışılan bu durumun Anayasa’ya uygun olduğu ise, Anayasa Mahkemesi’ne taşınan bir uyuşmazlık hakkında, “19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinin, 23.1.2008 günlü, 5728 sayılı Kanun’un 329. maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının ‘anonim şirketler’ yönünden, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,” dair 30.6.2011 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliği ile verilen karar ile netleştirilerek tartışmaların önü kesilmiştir.
Dolayısıyla tıpkı Kişisel Verilerin Korunması yönündeki düzenlemeler ve VERBİS sistemine kayıt zorunluluğu gibi, 250.000 TL ve üzeri sermayesi olan anonim şirketler hakkında da avukatla çalışma zorunluluğu her zaman hatırlanması gereken yükümlülükler listesininde yer alacaktır.
Esasında tüm bu zorunlulukların daha kayıtlı, sorumlu ve koruyucu olmak yönünde adımlar atmaya teşvik ettiği gerçeğinin atlanmaması, bunların daha kurumsal ve basiretli tacirler yaratma yönünde birer adım olarak görülmesi gerekmektedir. Zira önleyici bir kalkan niteliğindeki hukuksal çalışmalar ileride doğabilecek pek çok sorunu da ortadan kaldırmak için kilit birer unsurdur. Dilerim tüm şirketlerin bu pencereden bakabileceği ve kurumsallık yolunda kalıcı adımlar atabilecekleri bir yıl olur…
Av. Gonca Tekeli