2020 hepimiz için unutulmaz bir yıl oldu. Tarihin altın sayfalarına geçecek türden hem de. Tüm dünya açısından el birliği ile verilen salgınla savaşımız tahminlerimizden öte şeyleri değiştirdi. Yine aynı zamanda hep birlikte ne kadar çabuk bir şekilde bu değişime ayak uydurabildiğimizi de deneyimlemiş olduk.
Hayatımızın tam ortasına yerleşen sanal eğitimler, toplantılar, platformlar… İnanılmaz bir dijital çeşitlilik! O kadar çabuk bir hızla yerini aldı ki, belki de zaten yeri belli idi ama zamanının gelmesi gerekliydi hissini uyandırdı kimi zaman bizde.
Her şey kendi alternatifini ya da kolaylaştırıcısını sunmaya başladı. Bu yazıyı yazmadan hemen önce sanal AVM haberlerini okuduk mesela. 2020 yılında yaşanan sıkıntılar nedeniyle mağazalara kira destekleri vermek zorunda kalan, yılın büyük bölümünde tüketici ile buluşamayan bu sebeple de yılı yüzde 40’lık bir gelir daralmasıyla kapatan AVMler, sanal AVM girişimini hızla hayata geçirmek için yazılımlar üzerinde çalışmaya başladı bile. Yani artık her AVM kendi e-ticaret sitesini, sanal AVM’sini kurarak tüketici ile buluşmaya çalışacak.
Yapay zekâ teknolojisindeki gelişmelerin mesleklere yansıması ve bu hızlı gelişmelerin beraberinde bir o kadar hızlı yasal düzenlemeleri de getirmesi beklenen bir sonuç olmakla birlikte, en az etkileneceğini düşündüğümüz hukuk yaşantısı aslında 2020 yılında en köklü değişime uğrayan alanlardan biri oldu.
Hukuk endüstrisindeki yapay zeka teknolojileri çok eskilere dayanmasa da yavaş adımlarla ciddi sonuçlar üretmeye başlamıştı. Stanford Üniversitesi’nde bir öğrenci geliştirdiği “dünyanın ilk robot avukatı” sonrasında bir IOS uygulamasına dönüştü ve çeşitli konularda hukuksal destek veriyor. İngiltere’de geliştirilen robot yargıç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen davaların hükümlerini %79 oranda doğru tahmin etti. Dijital dönüşümün öncüsü Estonya’da ise düşük bedelli uyuşmazlıklarda kullanılmak üzere bir robot yargıç kullanılması üzerine çalışmalar yapılıyor.
Ülkemizde ise her ne kadar UYAP ulusal bilişim sistemine geçilerek çok büyük bir teknolojik adım atılmışsa da dijital dönüşüm miladını 2020’den almak kanımca yanlış olmaz. Neden mi? Sessiz sedasız bir şekilde hayatımıza giren e-Duruşma sayesinde…
Türk Hukuk Dünyası’nda 15 Eylül 2020’de e-Duruşma dönemi başladı! Yazılımı ve geliştirmesi T.C. Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü personeli tarafından yapılan e-Duruşma sistemi ile avukatların mahkemelere elektronik imza yöntemiyle kimlik doğrulaması yapılarak her yerden bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi akıllı cihazlardan bağlanması mümkün hale gelmiş oldu.
Projenin başlangıcında e-Duruşma için yıl sonu hedefi 200 mahkemede uygulamaya geçmekti. 4 Aralık 2020’de 28 Büyükşehirde uygulamaya geçildi ve 22 Aralık 2020 itibariyle 30 ilde, 329 mahkemede e-duruşma uygulanabilir hale geldi. Hızlı bir şekilde de tüm mahkemelerde uygulamaya geçilmesi yönünde adımlar atılıyor.
Evet, hiç olmaz denilen, altyapısı sağlanamaz sanılan, avukatların yegane karargahı olan, herkesin aynı anda 3 ayrı yerde yetişmeye çalıştığı duruşmalar 2020 ile birlikte sanal hayatın bir parçası oldu. O heybetli, kalabalık, bol koşuşturmacalı adalet sarayları zaten salgın nedeniyle nisbeten eski ihtişamlı günlerini özlemekte iken, mahkeme ve icra dairelerinin kalemleri hiçkimseyi kapıdan içeri sokmazken, görünen o ki 2021 yılının gelişi ile adliyeler daha ziyade e-Duruşma trafiğini yönetmeye çalışıyor olacaklar.
Umarım tüm bu gelişmeler heyecan verici ve yaşantımızı kolaylaştırıcı olduğu kadar risksiz, koruyucu ve güven verici şekilde ilerlemeye devam eder. Zira yapay zekanın hukuksal düzlemdeki yansımalarının karar verici taraftan ziyade ikincil derecede kalıp mesleğin kolaylaştırıcısı rolünü üstlenmesi son derece önemli. Gelişen teknolojilerin 2021 yılında hukuk hayatına bu anlamda pozitif katkılar sağlaması dileğiyle iyi bir dönüşüm yılı olsun…
Av. Gonca Tekeli